Onlar benim mucizelerim. Onlar tıbbın mucizeleri. Onlar benim yaşama sebebim.
Onlar beni yaşama bağlayan temel unsurlar.
Onlar direncim
Onlar kavgam
Onlar umudum.
Bundan 17 yıl önce çıktığımız bir yolculuk bu. Doktorların asla doğum yapma ölürsün demelerine inat tek böbreğimi kaybetmeme rağmen katater takılan vücudumda inatla hayata asılan iki minik can.
Sonra bu böbreğin de iflas etmesiyle dünyaya apar topar getirilen ama 7.5 aylık doğu küvezde kalmalarına ve toplam kiloları 3.5 kg olmamasına rağmen inatla yaşama tutunan, öyle bir tutunma ki beni görünce susup gülümseyen bebekler.
Öyle bir tutunma ki hiçbir şart altında somurtmayan, yormayan gözlerindeki gülümseme asla bitmeyen çocuklar.
Her dem pozitifler, her dem üretken. Mutlu olmak için nedenleri çok. Hep bir Polyanna modundalar. Kırılsalar bile kırmayan, can acıtmayan çocuklar.
Bugün 17 yaşına giriyorlar. Bugün onların.
Ne zaman büyüdüler ne zaman boyumu geçtiler anlamadılar. Tıpkı bir ergen davranıyorlar. Arada her ergen gibi beni beğenmeyip çokça eleştiriyorlar.
Ama Ben onları dünyaya getirdiğim için çok şanslı hissediyorum kendimi. Onlar benim başıma gelen en güzel şey.
Zor günlerden geçtiğimiz şu dönemde dilerim ki hep iyi yaşasınlar. Hem mutlu olsunlar. Ben olsam da olmasam da yaşama direnmek için bir neden bulsunlar.
Dilerim ki asla gölgeler hiçbir nedenle ama en azından benim yüzümden gözlerine düşmesin.
Sevilsinler ve çok sevsinler. Kendi yaşamlarını kendi doğruları ile yaşayıp kendi ilkelerinden asla ödün vermesinler.
Onurlu bir yaşamı baş taşı etsinler. Kavga etmenin değil barışın dilini seçsinler. Empati yapmayı, affetmeyi, hoş görmeyi becersinler.
Ama kırıldıklarında, kendilerinden ödün verdiklerini düşündüklerinde de hiç düşünmeden çekip gitmeyi becerebilsinler. Asla kula kulluk etmesinler.
Yaşam çok kısa ve daima yüreklerini dinlesinler. Çünkü kalp asla yanılmaz.
Nice yaşlara çocuklarım. Sevgiyle.