Otizm ve Toplumsal Çevre
Otizm ve Toplumsal Çevrenin sorumlulukları. Takıntıların ilerlemiş hali olan otizm, genler vasıtasıyla doğuştan gelen ya da doğumdan sonra üç yıl içerisinde ortaya çıkan gelişimsel bir bozukluktur. Beynin yapısını veya işleyişini etkileyebilecek sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı bilinmektedir. Otistik çocukların büyük bir kısmı bebeklik döneminde orta kulak iltihabı geçirmektedir. Bu da psikolojik olan bu hastalığın fiziksel boyutunu göstermektedir.
Otizmli çocuklar diğer çocuklara nazaran verilenleri alma konusunda başarılı olamayabilirler. İlgilerini toplayabilme noktasında da sıkıntı çekebilirler. Ancak ilgilerini çekebilecek bir konuda yönlendirilecek olurlarsa en az diğer çocuklar kadar başarılı olacakları alanlar olduğu unutulmamalıdır. Bu konuda farkındalık yaratmak ve toplumu bilinçlendirmek hususunda psikolog, psikolojik danışman ve rehberlik öğretmen veya psikoloji alanında uzman kişilere önemli görevler düşmektedir. Zira okullarda çocuklara verilmesi gereken psikolojik hizmetlerin arasında bu tür konularda bilinçlendirme faaliyetlerinin yap
ılması gereği kaçınılmazdır.
Otizm çocukların, sosyal ve iletişim becerilerini engelleyen bir gelişim bozukluğu olduğu için ailenin ve sosyal çevrenin çocuğa bıkmadan – sabırla sevgi ve ilgi göstermesi gerekmektedir. Bu durumun zorlu bir süreç olduğu aşikâr. Dolayısıyla ailenin öncelikli olarak sorunu tanıması ve onunla nasıl baş edeceğini bilmesi gerekiyor. Çünkü çocuğun tek başına üstesinden gelemeyeceği bu durumda ailesinin koşulsuz sevgisine, sonsuz desteğine ve onunla kurması gereken empatiye oldukça ihtiyacı vardır. Çocuğunun gözüyle hayata bakmayı başarabilen ebeveyn onun kendileriyle ve çevresiyle iletişiminin ne derece sağlıklı olabileceğini göreceklerdir.
Ailesi tarafından ve uzman kişilerce destek alan otistik çocukların hayata tekrar kazandırılması başarılması oldukça yüksek bir ihtimaldir. Bu süreç beraberinde çocukların becerilerini ortaya çıkaracak faaliyetlerle desteklenecek
tir. Kendilerine güven duygusu geliştirilen her otistik çocuk tekrar hayata bağlanabilecek ve normal olduğu varsayılan diğer çocuklar gibi bir birey olduğunu hissedebilecektir. Hastalığın tedavi sürecinde bu önemli bir adımdır.
Otizmli kişilerin takıntıları her ne kadar anormal olsa da psikolojik olarak sağlıklı olduğu düşünülen her bireyin basit takıntısı otizmin temelini oluşturur. Yani unutulmaması gerekir ki her birey basit takıntıları olan potansiyel bir otistiktir. Onları duymak, görmek ve anlamak bizim insani sorumluluğumuzdur.