Bizi Takip Edin

Biyoteknoloji

Kanser Tedavisinde Kök Hücre Nakli, Klinisyenler Arası İletişim

Yayınlandı

on

Kanser Tedavisinde Kök Hücre Nakli, Klinisyenler Arası İletişim

Seval Küpcü          Healthcare Tecnology Process Analyst

İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda maalesef tek tedavi seçeneği hematopoietik kök hücre nakli yapılmasıdır.

İstatistikler gösteriyor ki Türkiye’de her 5 kişiden 1 ‘i kanser hastalığı sebebiyle hayatını kaybetmekte.    Ülkemizde ve dünyada hastanelerin Hematoloji-Onkoloji ve immünoloji –Alerji bilim dalı kliniklerinin bulunduğu kök hücre nakil merkezlerinde hastaların takip ve tedavisi yapılmaktadır.   Hematolojik malinite, immün yetersizlik, hemoglobinopati, kemik iliği yetersizlikleri, doğuştan metabolik bozukluklar gibi çocukluk çağında rastlanan pek çok hastalığın tedavisinde kemik iliği nakli önemli bir yer tutmaktadır.  Lösemi, kan kanserleri, solid tümürler, genetik geçişli immünolojik kan hastalıkları gibi  yaklaşık 91 alt türü bulunan mortalite riski yüksek hastalık tanısı almış çocuk bulunmaktadır. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı durumlarda maalesef tek tedavi seçeneği   hematopoietik kök hücre nakli yapılmasıdır.

Kanser tedavisinde hematopoietik kök hücre nedir?

Kemik iliği, kemiklerin içinde yumuşak, süngerimsi bir dokudur. Bu doku vücudumuz için gerekli beyaz ve kırmızı kök kan hücrelerini üretir. Üretilen kök hücreler diğer kan ve doku hücrelerinin temelini oluşturur ve vücut sisteminin ihtiyacı olan diğer hücrelere diferansiye olur. Belirli kanserler ve diğer hastalıklar, normal gelişmekte olan kök hücreleri tutarlar. Eğer kemik iliği zarar görürse içerisinde kan üreten kök hücreler de zarar görür ve kişinin vücudu taze kan üretiminde sorun yaşamaya başlar. Bu durumda ilaç tedavisi sonuç vermezse kişilere HLA uygun bağışçıdan yeni bir ilik nakledilmesi gerekmektedir. Kemik iliği nakli günümüzde periferik kan ve göbek kordon kanının da kök hücre kaynağı olarak kullanılabilmesi nedeniyle hematopoetik kök hücre nakli (HKHN) olarak adlandırılmaktadır. Çocuklarda hematolojik malinitelere ek olarak hemoglobinopatiler, immün yetersizlikler, kemik iliği yetersizlikleri ve doğuştan metabolik hastalıklar gibi birçok hastalıkta kesin tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Kök hücre nakil hazırlık süreci

Poliklinik takip ve tetkik aşamasıyla başlayan nakil öncesi süreç, nakil hazırlık tedavisi için hastanın servis yatışı, uygun donor araştırması ve donor uygunluk çalışmalarını yürüten kök hücre nakil koordinatörlüğü çalışmaları ile nakil öncesi süreç tamamlanır.
Nakil için hazır olan hasta ve donor uzman hekimlerden ve hemşirelerden oluşan nakil ekibine hazırlanır.Her aşamada tanıya özgü yapılacak tetkik ve tanıya özgü tedavi uygulamasıyla bütünsel bir tedavi süreci oluşur.

Anlaşıldığı üzere kök hücre tüm vücut sisteminin ilgilendiren biyolojik bir kaynak. Bu sebeple kök hücre üretimindeki yapısal bozulma vücudun diğer sistem ve organlarında da hasara yol açabilir.

Bu da tanı kliniklerinin diğer dâhili ve cerrahi klinikler ile birlikte hasta takibi gerekliliğini ortaya çıkarıyor. Bu sebeple aynı hasta özelinde farklı klinikler ve farklı klinisyenler bütünsel tedavi yaklaşımı ile birlikte çalışır.

Hastanın kan tetkiklerinde, herhangi bir değerdeki farklılık böbrek ve ya pankreas gibi organlarda işlevsel bir aksamanın olduğuna işaret edebilir. Böyle bir durumda hasta ilgili kliniğe değerlendirilmesi için yönlendirir. Bu gibi durumlarda söz konusu kliniğin hastaya koyacağı tanı nakil sürecindeki hastanın farklı tedavi yaklaşımdan yönlenmeyi gerektirebilir.

Transplantasyon sürecinde önemli olan bir diğer durum ise donor bulunması/seçimidir. Donor araştırması öncelikli olarak aile içi ve akraba taraması ile başlar. Aile taramasında amaç uygun HLA dizilimine sahip adayın tespit edilmesidir. Gelişen laboratuvar sistemleri sayesinde NGS (New Genaration Sequence) sistemi ile HLA dizilimi detaylı olarak tespit edilmektedir. Aile içi HLA uygun donor tespit edilemediğinde hasta için yurt içinde ve yurt dışında akraba dışı donor tarama süreci başlatılır. Burada kullanılan teknolojik alt yapı ve sistemler sayesinde yurt içi TÜRKÖK ve yurt dışı WMDA doku bankaları bünyesinde oluşturulmuş gönüllü verici adayı havuzlarından hasta HLA dizilimine uygun verici adayı sistematik olarak HLA eşleşme yöntemi ile taranır. Eş zamanlı gerçekleşen bu süreç aynı zamanda verici adayını görebildiğiniz uygun aday seçim yapabildiğiniz sistemlerdir.

Klinikler ve klinisyenler arası iletişim

Farklı kliniklerin aynı hasta özelinde tedavi uygulaması  klinikler ve klinisyenler arası eş zamanlı veri akışı ihtiyacını göstermektedir.

Hastane bilgi sistemleri ve klinik karar destek sistemleri hasta verilerinin klinisyenler arasında paylaşılabilmesini etkin şekilde sağlamalı, böylelikle bir diğer klinikte yapılmış tedavi istenildiği zaman erişilebilir hale gelir.

Kanser hastalarının tedavi sürecindeki ekiplerin mobilizasyonu iletişim ve bilgi akışını hastaların tetkiklerinin doğru zamanda eksiksiz yapılmasını, doğru zamanda doğru tedaviyi almasını ve sonuç olarak tam zamanında nakil yapılmasını sağlar.

 

 

Dr. Erkan SARIŞIN 27.11.1983 yılında istanbul kartal'da dünyaya geldi ve ilk ve orta okulu Kartal'da tamamladı lise öğrenimini Kartal lisesinde tamamladıktan sonra 2001 yılında Cerrahpaşa tıp fakultesini kazanarak üniversite hayatına başladı üniversiteyi iyi bir derece ile 2005 yılında mevzun oldu yüksek lisansını akdeniz üniversitesinde tamamladıktan sonra istanbul kartalda bir tıp merkezin doktorluk görevine başladı 2008 yılında başladığı tıp merkezini 2012 yılında satın alarak kartala daha iyi hizmet vermek için yoluna devam etmektedir.

Okumaya devam et
Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Biyoteknoloji

Boğaziçi Üniversitesi’nden Dayanıklı Aşı Taşıyıcı Protein Mikrokürecik Teknolojisi

Yayınlandı

on

Boğaziçi Üniversitesi’nden  Dayanıklı Aşı Taşıyıcı Protein Mikrokürecik Teknolojisi

Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen ‘Dayanıklı Aşı Taşıyıcı Protein Mikrokürecik Teknolojisi bu kez de Çin Patent Ofisi’nden patent aldı. Dünyada ilk kez Türk bilim insanları tarafından geliştirilen ve ASC proteini mikroküreciklerinden oda sıcaklığında 30 gün dayanabilen aşı taşıyıcı teknolojisi Avrupa Patent Ofisi, Japonya ve ABD’den patent almıştı.

Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören’in Çin Patent Ofisi’nden patent almış olması sebebiyle ‘’triadic patent’’ olarak adlandırılan buluşu, Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji patenti olarak artık dört dünya bölgesinde koruma altına alınmış oldu. Uluslararası yatırımcıların dikkatini çekmesi beklenen‘Dayanıklı Aşı Taşıyıcı Protein Mikrokürecik Teknolojisi’, tüm dünyada Kuş Gribi ve Domuz Gribi gibi hastalıkların yanı sıra, Zika benzeri dünyayı sarsan yeni virüslere karşı da etkin bir buluş olarak kabul görüyor.

Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri Araştırma Merkezi ve Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören’e, “oda sıcaklığında 30 gün muhafaza edilen aşı taşıyıcı protein mikrokürecik teknolojisi” buluşu için ABD, Japonya, Avrupa Patent Ofisi’nden sonra Çin’de patent verdi. 2009 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde sürdürülen proje kapsamında geliştirilen “ASC zerrecik/mikrokürecik aşı taşıyıcı” teknolojisi, soğuk zincir standartlarından bağımsız olarak dünyanın her yerine aşıların bozulmadan gönderilmesini olanaklı hale getiriyor.

Prof. Dr. Nesrin Özören

Boğaziçi Üniversitesi’nde geliştirilen sistemin dünyada henüz mevcut olmadığının altını çizen Özören “Günümüzde aşı teknolojisinde kullanılan lipozom veya nano-parçacık odaklı farklı taşıyıcı sistemler var ancak bizim geliştirdiğimiz mikro kürecik sistemi yepyeni bir teknoloji. Bu sistem, ASC proteininin meydana getirdiği iplik yapılarının birbiri üzerinde katlanarak yumak gibi tanımlanabilecek sağlam bir yapı oluşturmasından kaynaklanıyor” diye konuştu.

AŞILAR NORMAL ISI KOŞULLARINDA DÜNYANIN HER YERİNE GÖNDERİLEBİLECEK

Günümüzde kullanılan yeni nesil aşılara mikroorganizmaların sadece en çok bağışıklık yanıtı veren parçaları dâhil ediliyor, bu yapıları içeren aşıların da 2-8 0C derecede ve sabit koşullarda saklanmaları gerekiyor. Dünyada ilk kez ASC zerrecikleri üzerinde başka moleküllerin (antijenlerin) taşınabileceğini ve bunların makrofaj hücreleri tarafından sindirilebileceğini bulup bu sayede aşı teknolojisi geliştirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Özören, dışarıdan bir virüs ya da mikroorganizma hücre içine ya da vücut içine geldiğinde tetiklenen bu mekanizmanın enfeksiyon bölgesindeki mikroorganizmanın yok edilmesinde etkili olduğunu belirterek, “Buluşumuz olan ASC zerrecik taşıyıcısı; üzerine yüklenen antijenleri/uyaranları 30 gün boyunca oda sıcaklığında ya da donma/çözülme döngülerine dirençli bir şekilde koruyor. Bu teknoloji ile geliştirilecek tüm aşılar; bugün ihtiyaç duyulan sabit koşullar yerine normal ısı koşullarında dünyanın her yerine gönderilebilecek” dedi.

 

Kaynak

ntv.com.tr

02.01.2019 – 11:27

Okumaya devam et

Biyoteknoloji

Hastalıkların Moleküler Haritası Çıkarılacak

Yayınlandı

on

Hastalıkların Moleküler Haritası Çıkarılacak

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Adil Mardinoğlu, “12 bin 500 hastamızda yaklaşık 101 farklı hastalığın moleküler haritasını çıkaracağız.” dedi.

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Adil Mardinoğlu, “12 bin 500 hastamızda yaklaşık 101 farklı hastalığın moleküler haritasını çıkaracağız.” dedi.

Amerikan Biyoteknoloji şirketi Gilead’ın düzenlediği 7. Gilead ile Hayat Bulan Fikirler Ödül Töreni’nde konuşan Mardinoğlu, bu projede yaklaşık 34 farklı merkezden 12 bin 500 hastanın kan örneği, tükürük, dışkı ve doku örneklerini aldıklarını söyledi.

Mardinoğlu, “Biz Türkiye’deki bilim ortamının özellikle genç fikirlerin desteklenmesini desteklemekteyiz. Biz zaten yeni bilimde yaptığımız iş birliği çağrılarında bu şekilde faaliyet gösteren yenilikçi firmalarının ilaç, aşı, tanı kiti ve tıbbi cihaz geliştirmelerini desteklemek istiyoruz. Bu noktada TÜSEB olarak birçok farklı klinik çalışmayı özellikle ürün adaylarının klinikte kullanılan ürünlere dönüştürülmesi için klinik çalışmalarını desteklemeyi planlıyoruz. Kişisel ve dönüşümsel tıp projesiyle biz 12 bin 500 hastamızda yaklaşık 101 farklı hastalığın moneküler haritasını çıkararak ileri son teknolojiyi kullanarak yeni ilaç adayları yeni tanı kiti adaylarının geliştirilmesi için bir projemiz olacak.” dedi.

Hayat Bulan Fikirler Bilimsel Jüri Başkanı Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu da “Bugün Gilead’ın 7. Hayat Bulan Fikirler Ödül Töreninde hep birlikteyiz. Gilead yıllardır Viral Hepatitler, HIV ve Hematolojik Malignitelerde ile ilgili alanlarda araştırmacıları destekliyor. Bu bir gelenek haline geldi.” dedi.

Bu araştırmaların desteklenmesi, Türkiye’de bu konularla ile ilgili daha ileri düzeyde bilgilerin oluşması, tedavi stratejilerin gelişmesi tanı stratejilerin geliştirilmesi açısından önemli olduğunu belirten Kaymakoğlu, hasta ve hasta yakınları ile ilgili sağlık kesiminin iletişimi bunların daha iyi konumlandırılması konusunda çalışmaların Gilead tarafından desteklendiğini belirtti.

Kaymakoğlu, geleneksel hale gelmiş bu desteklerin bundan sonra devamının en büyük dilekleri olduğunu kaydetti.

“13 milyondan fazla hasta HIV alanında Gilead tedavilerini kullanıyor”

Gilead Sciences Avustralya, Kanada, Avrupa Medikal İlişkiler Başkan Yardımcısı Michael Elliott ise Gilead Sciences’ın HIV alanında geliştirdiği ilaçlar ile AIDS hastalığını ölümcül ve çaresiz bir hastalık olmaktan çıkartıp kronik bir hastalığa dönüştürmeyi başardığını söyledi.

Elliott, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gilead Sciences olarak kurulduğumuz günden bu yana insan sağlığını tehdit eden hastalıklara tedavi geliştiriyoruz. Sürekli yeni tedaviler geliştirmeye adanmış çalışanlarımızla dünyada 35’ten fazla ülkede HIV, Karaciğer hastalıkları, Hematoloji ve Inflamasyon alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Hepatit B hastalarının yaşam süresinin uzatılmasında çığır açan tedavileri hastaların kullanımına sunduk. Hastalığın tamamen ortadan kaldırılması için de bilimsel çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hepatit C alanında daha kısa sürede ve daha az yan etki ile iki tedavi rejimini geliştirdik. HIV/AIDS’in tamamen yok edilebilmesi için ilaç geliştirme çalışmalarımız devam etmektedir. Bugün dünyada 13 milyondan fazla hasta HIV alanında Gilead tedavilerini kullanıyor.

Gilead olarak geleceğe yatırım yapıyoruz. Araştırma geliştirme çalışmalarına toplamda beş milyar dolardan fazla yatırım yaptık. Sadece medikal anlamda değil sosyal olarak da bu hastalıkların tedavisi için yardımlarımız ve desteklerimiz sürüyor. Gelişmekte olan ülkere yaptığımız yardımların yanı sıra bilimi desteklemek adına yapılan tüm çalışmalara da kaynak ayırıyoruz. Elton John AIDS Vakfı ile başlattığımız Radian projesi global anlamda HIV mücadelesi için önemli bir destek programı. Hayat Bulan Fikirler de bu projelerden bir tanesi. Gilead Sciences Türkiye ARGE faaliyetleri için son beş yılda altı milyon dolar kaynak ayırdı. Bu yıl yedincisi yapılan Hayat Bulan Fikirler bağış programında ise yaklaşık 800 bin dolarlık bir destek sağladı.”

8 yeni projeye yaklaşık 100 bin dolar katkı sağlanacak

Gilead Sciences Türkiye’nin 7 yıldır sürdürdüğü bağış programı, Hayat Bulan Fikirler bu yıl da yeni projelerin hayata geçirilmesini sağlayacak. Desteklenen her iyi fikir, hayatı değiştirir diyerek yürütülen programa kapsamında bu yıl 4’ü bilimsel, 4’ü sosyal olmak üzere 8 yeni projeye yaklaşık 100 bin dolar katkı sağlanacak.

Gilead ile Hayat Bulan Fikirler bağış programına 2013 yılından bu yana 300’ün üzerinde başvuru yapıldı. Gilead Sciences Türkiye bugüne kadar HIV, Hepatit B, Hepatit C, hematoloji, onkoloji ve sistemik mantar enfeksiyonları gibi hastalık alanlarında 39’u bilimsel, 15’i sosyal toplam 54 projeye destek verdi.

Ödül töreni çerçevesinde önceki yıllarda ödül alan proje sahiplerinin deneyimlerini ve projelerini paylaştığı bir de panel düzenlendi.

Panelde Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Dilek Yıldız Sevgi (2013), İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden Sevgi Beşışık ve Metban Mastanzade (2016) ve Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği (2017), ödül öncesi ve sonrası yaşadıkları süreçleri ve ödülün projelerine katkılarını paylaştı.

Okumaya devam et

Biyoteknoloji

Bio Türkiye Kongresi

Yayınlandı

on

Bio Türkiye Kongresi

5-7 Mart Tarihlerinde İstanbul’da yapılacak olan Bioturkiye kongresi Türkiye ve uluslararası  bir çok değerli isimlerin katılması beklenmektedir. Komitenin davet mektubu ve  kongre konuşları aşağıdadır.

Değerli Akademisyenler, Sayın Meslektaşlarım, Bürokratlarımız, İlaç Endüstrimizin Çok Değerli Temsilcileri ve Sevgili Öğrenciler,

İVEK Vakfı Ar-Ge & Biyoteknoloji Komisyonu sağlık alanındaki stratejik amaç ve hedefleri doğrultusunda, Türkiye medikal ve farmasötik biyoteknoloji ekosisteminin geliştirilmesi ve tüm paydaşların katkılarının sağlanabilmesi maksadıyla, BIO Türkiye Organizasyonu’nu uluslararası boyutta düzenleyecektir. BIO Türkiye’nin, medikal ve farmasötik biyoteknoloji alanında doğrudan ya da dolaylı tüm paydaşları bir araya getirmesi ve Türkiye’deki biyoteknoloji ekosisteminin kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve endüstri olmak üzere alanın sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışıldığı verimli bir platform işlevi görmesi amaçlanmıştır. Bu organizasyon içinde üç ana etkinlik bulunacaktır.

BIO Türkiye – BIOSphere
BIO Türkiye – StartHUB
BIO Türkiye – Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi

BIOSphere
BIO Türkiye içerisindeki bilimsel (akademik) bildiri ve sunumlar dışında kalan alanlarda sunumlar, bildiriler, öneriler, atölye çalışmaları, paneller, sempozyumlar, çalıştaylar ve etkinliklerin tamamı BIOSphere etkinliği içinde değerlendirilecektir. BIO Türkiye Organizasyonu içinde tüm paydaşlar arasında hem networking hem de partnering çalışmaları yapılarak ekosistemin geliştirilmesi ve bu açıdan kamu destekleri ve organizasyonları gibi tüm destek kuruluş ve organizasyonlarının tanıtımları ve hedef kitlesiyle buluşturulmaları sağlanmış olacaktır.

StartHUB
Biyoteknoloji alanında çalışan start-upların ya da henüz girişime dönüşmemiş ürüne dönük araştırmaların bir araya getirildiği bir platform, bu çalışmaların ihtiyacı olan destek ya da yatırımlarla buluştuğu bir HUB (bağlantı) ortamıdır. Start-uplar arasında ya da start-upların ihtiyaç duyduğu ulusal ve uluslararası networking ve partnering etkinlikleri için ortam oluşturacaktır.

ULUSLARARASI BİYOTEKNOLOJİ KONGRESİ
BIO TÜRKİYE- Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi, medikal ve farmasötik biyoteknoloji alanında bilimsel katkıda bulunan, biyoteknolojik ilaç üreten, farklı platformları bir araya getirerek güncel bilgilerin aktarılması ve paylaşılması amaçlamaktadır. Biyoteknoloji alanının multidisipliner özelliği nedeniyle ilgili tüm bilimsel disiplinlerden katkı sağlayacak içerik ve kapsamla düzenlenmektedir. Kongrede zenginleştirici bir unsur olarak uluslararası bir katılım planlanmaktadır.

Ana Başlıklar Ve Konu Başlıkları

Farmasötik Biyoteknoloji
 Biyolojik/Biyoteknolojik ilaçların üretimi
 Biyolojik/Biyoteknolojik ilaçların analizi
 Biyolojik/Biyoteknolojik ilaçlarda preklinik ve klinik çalışmalar
 Biyolojik/Biyoteknolojik ilaçların ruhsatlandırılması
 Biyolojik/Biyoteknolojik ilaçlarda patent
 Biyoteknolojik aşıların üretimi
 İleri tedavi tıbbi ürünleri
 Nadir hastalıklarda biyoteknolojik ilaçlar
 Oligonükleotit İlaçlar
 Nanobiyoteknoloji

Hücresel Tedaviler ve Gen Tedavileri
 Genom edisyonu tekniklerinde yenilikler
 Genom edisyonunda etik sorunlar
 Tek gen hastalıklarında, diyabette, kanserde gen tedavileri
 İmmünoterapide gen tedavileri
 Yeni nesil aşıların (RNA, neoantijenler) uygulamaları
 Hücresel ve Dendritik hücre bazlı aşıların klinik uygulamaları
 CAR-T hücreleri ve CAR-NK hücrelerin uygulamaları
 Rejeneratif tıpta hücresel tedavi uygulamaları
 Nörodejeneratif hastalıklarda hücresel tedaviler
 Tanı ve tedavide doku kültürleri ve organoidler

Biyomedikal ve Biyomühendislik
 Doku mühendisliği
 Biyosensörler
 3-D Biyoyazıcılar ve sağlık alanındaki uygulamaları
 Mikrobiyom araştırmaları
 Biyoenformatik/Veri Madenciliği uygulamaları
 Sağlıkta yapay zeka ve modelleme
 Medikal görüntü işleme
 İn silico ilaç tasarımı
 In vitro (vücut dışı) tanı/takip cihazları
 Mikro akışkan sistemler (Lab-on-a-chip/Organ-on-a-chip)
 Medikal görüntüleme sistemleri
 Endüstriyel tasarım
 Sertifikasyon ve MDR 2020 (Tıbbi Cihazların Ruhsatlandırılması, UTS kaydı, CE IVD/MD, IVDR /MDR)

BIO Türkiye-Uluslararası Biyoteknoloji Kongresi’nin dili Türkçe ve İngilizce olacaktır. İngilizce hazırlanmış “Bildiri Özetleri” değerlendirilerek, kabul edilenler bildiri kitapçığında basılacaktır.

BIO Türkiye Organizasyonumuzda İstanbul’da birlikte olmak dileğiyle,
Sevgi ve Saygılarımızla,

Prof. Dr. Ahmet HACIMÜFTÜOĞLU
BIO Türkiye Organizasyonu Başkanı

Dr. Mahmut TOKAÇ
BIO Türkiye Organizasyonu Genel Sekreteri

Kayıt ve güncel bilgi için    https://bioturkiye.org/

Okumaya devam et

Trend

Copyright © 2016 Bilgi Sağlık. Theme by KKtmr - webtasarimi.gen.tr